Değişim ve Eğitim İlişkisi Üzerine Kuramlar
Geleneksel anlamda kuramlar
Geleneksel anlamda eğitim , bir toplumun, genel-geçer değerlerini
yetişmekte olan kuşaklara benimsetme etkinliği olarak tanımlanmaktadır.
Oysa günümüzde eğitim yeni amaçlar, boyutlar ve işlevler yüklenmiştir. Bilimsel ve teknolojik alandaki çok hızlı gelişmeler , ve bu gelişmelerin
sonucu olan bilgi patlaması, toplumların sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik
yapılarını da hızla değiştirmektedir.
Toplumbilimciler, en basit, en genel kavramların tanımlanmasında
bile görüş birliğine varamamaktadırlar.
Bu konuda uzlaşı sağlanamamasının temel nedeni olarak da, her
toplumbilimcinin, içinde yaşadığı toplumsal çevrenin maddi ve tinsel
koşullarından farklı bir biçimde etkilenmesinin etken olduğu
söylenebilir.
"Toplum, topluluğa göre üye sayısı daha fazla ve yoğun olan,
ben duygusunun egemen olduğu, özgür iradeye dayalı
ilişkilerin yaygın bulunduğu, ikincil ilişkilerin ağır bastığı, tinsel
ve özdeksel öğeleri bulunan, sistem niteliği taşıyan, insan
ömründen uzun olan, kendi kendini sürdüren, kendi kendine
yeterli olan, örgütlenmiş, kurumlaşmış ve yapılaşmış bir
toplumsal birliktir"(Sayın, 1985: 68).
Bilindiği üzere tek başına "değişim" kavramı, tüm nesne
ve olayların var olma biçimi olup, önceki durum ya da
davranıştan farklılaşmayı içerir.
"Değişmeyen tek şey değişimdir."
Zamanı, hızı, yönü, kapsamı ne olursa olsun, tüm toplumbilimcilerin
üzerinde birleştiği temel gerçek, toplumsal değişmenin değişmezliği
ve egemenliği yasasıdır.
Eğitimin işlevi, sadece, mevcut kültürel değerleri yeni kuşaklara
aktararak toplumsal devamlılığı sağlamak olsa dahi, bunu yaparken
bile, biyolojik bir varlık olan çocuğun davranışlarını değiştirerek sosyal
bir varlık haline getirmektedir.
Bu açıklamalardan hareket ederek, eğitim ile bireysel ve dolayısıyla
da toplumsal değişme arasında yakın bir ilişki olduğu söylenebilir.
Kaldı ki, günümüzde eğitim kurumuna, toplumsal değişim sürecinin
başlatıcısı olarak bakma eğilimi de giderek artmaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder